Sözünüz senediniz kadar sağlam olamaz; çünkü belleğiniz hiçbir zaman onurunuz kadar güvenilir olamaz. George Bernard Shaw George Bernard Shaw
George Bernard Shaw Sözleri Yirmisinde komünist olmayanın kalbi, kırkında hâlâ komünist olanın aklı yoktur. Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız. Yaşamımız yaşadıklarımızla değil, beklentilerimizle şekillenir. Yasadışı bir iş yapmadan önce iyi bir avukata danışın. Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz. Uzun bir zaman önce, asla bir domuzla güreş tutmamayı öğrendim. Her ikinizde çamur içinde kalırsınız; ancak domuz bundan hoşlanır. Tanrının parayı hiç sevmediği kesin. Onu kimlere verdiğine baksanıza. Tanrı nedir? Kendimiz tanrı olurduk, bunu bilseydik. Sessizliğe inananlardan yanayım; bu konuda saatlerce konuşabilirim. Nikah kadar ucuz ve kolay olmalıdır boşanmak. Güzel Sözler Kategorisindeki Sözler Ah, buldum onu kardeşlerim! İşte, en yüce dorukta kanıyor sevinç pınarı benim için! Burada, hiçbir ayak takımının benimle birlikte içemeyeceği bir yaşam var! Akışın nerdeyse pek yoğun geliyor bana, ey haz pınarı! Doldurayım derken, sık sık yeniden boşaltı Bence hayatın kendisi gelişme içgüdüsü, idame içgüdüsü, güçlerin biriktirilmesi içgüdüsüdür: Güce yönelmenin olmadığı yerde çöküş vardır. İddiam şudur ki, insanlığın yüce değerlerinde işte bu yöntem eskitir; en kutsal isimler altında hüküm süren değerler, İradenin tatmini değilidir zevkin sebebi... Tersine irade ileriye gitmek ister ve kendine engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır. Zevk hissi düpedüz iradenin tatminsizliğinden ortaya çıkar. Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşama İradenin temini değildir zevkin sebebi. Tersine irade ileriye gitmek ister ve o engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır. Zevk hissi, düpedüz iradenin taminsizliğinden kaynaklanır. Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesare Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir şekilde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günler mi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamın değerini, her Duyarsızlık cehennemini reddedenlerin kendi cennetlerine kanatlandığı kalabalık bir yol var şimdi. Hiçbir yapay katkı içermeyen, sadece şarkılarla inşa edilmiş bir yol bu. Düşüncenin sınırsızlığınca, yolcusunu her defasında derinlerdeki başka başka uzak ü Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve re Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar, ilmin muasır medeniyete teinin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. Din telakkisi vicdani olduğundan cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten a Dünya'nın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve Dünya'da hiçbir milletin kadını "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kada Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli b Her ne suretle olursa olsun, hizmet edenler milletten büyük mükafatlar bekliyorsa katiyen doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, namus vazifelerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak gö Hükûmetin varlığının sebebi, memleketin asayişini, milletin huzur ve rahatını temin etmektir. Bütün memlekette gerçek bir asayiş hakim olmalıdır. Millet büyük bir huzur ve güven içinde müsterih bulunmalıdır. Türk Cumhuriyeti'nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta barış, dünyada barış gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve ilerlemesinde en esaslı etken olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak bizim için öv Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın aracından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz Çok iyi biliyordum ki otomobiller gürültü yapıyordu. Otomobillerin ve yapıların aydınlık pencerelerinin gerisindeki insanlar da gürültü yapıyordu. Nehir de gürültü yapıyordu. Ama ben hiçbir şey duyamıyordum. Kent ışıldayarak, göz kırparak, bir afiş gibi y Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaşam da öylesine çeşitli ki insan her zaman bunlardan şiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her şiirin bir durumdan doğması gerekir, yani şiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir şey üzerine dayanmayan bir şiirin iyi olac Sanatçılar ve zanaatkarlar, bir insanın, tamamen kendine mahsus olan şeyleri bile kendine mal edemediğinin en açık kanıtını sunarlar. Sanatçının çıkardığı işler, doğduğu yuvayı terk eden kuşlar gibi elinden kaçıp giderler. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise zaten seni ağlatmaz. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmektir. Zamanı, onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi. Bitti diye üzülme, "yaşandı" diye sevin. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven. Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, O da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir. Hiç kimse gözyaşlarınızı hak etmez ama onları hak eden her kim olursa o da sizi ağlatmaz. Hiç kimse gözyaşlarınızı hak etmez ama onları hak eden her kim olursa o da sizi ağlatmaz. En zor şeylerden birisi ilk paragraftır. İlk paragraf için aylarca uğraştığım oldu ve gerisi kolaylıkla gelir. Sonuç olarak, edebiyat marangozluktan farklı değildir. İkisi de gerçekle uğraşmaktır ve o da işlemek için odun kadar sert bir malzemedir. Mutluluğun iyileştiremediğini hiçbir ilaç iyileştiremez. Yaralarını bilgeliğe dönüştür. Bir insan için ahlak terbiyesi ekmek ve elbiseden daha lüzumludur. Bir yargıç, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir. Delilik, düpedüz bir dert değildir, tersine en büyük zekalar, onunla Helen ülkesine gelmiştir. En faziletli insan, rûhen yükselmeye çalışan, en mutlu insan da yükseldiğini duyandır. Ama şimdi ayrılma zamanı geldi, ben ölüme ve siz yaşamlarınıza. Hangimiz için daha iyi olduğunu ancak Tanrı bilir. Bak yine özlüyorum seni. Bu itiraf edilmemiş bir yalnızlıktır. Sana kimsenin okumaya cesaret edemediği bir şiire rastladığımı anlatmaya çalışıyorum. Anlayabiliyor musun? Birini sevmem ne işe yarayacak? anlamıyor musun, kalbim kalmadı. Sen hiç ayağına düşen gölgene acıdın mı... Çocuğa önce bir top hediye etmeli; oynayacak yerler araması ve bulması için... Adını koymakta zorlandığım bir şey var. Ne zaman adını koysam yanıldığım bir şey. Ölünceye kadar seni seveceğimi sanmıştım baba. Ama aşık oldum. Her kızgınlığa senin adınla başlıyorum. Başka bir kışın peşindeyim. Başka bir sessizliğin... İnan kölesi olabilirim gözlerime saldığın derinliğin. Hepimiz kahramanlarıyız birbirimizin, hepimiz birbirimizin soytarısı... Yolculuk uzun sürmez hiçbir zaman. Seni çok uzun düşünüyorum. Bazen her bekleyiş sessiz bir barınağa döndürür kalbini. Tükenmez kalemlerin tükenen içlerini değiştirip, güzelim defterlere kıymalıyım. Göğsünü sıkı kapa. Rüzgar yiyen yaralar yeniden açılır. Nerem varsa insan kalan, işte orası acıtıyor. Senden çalındıkça çoğalan hayatı, gözyaşlarından çıkardığın mutluluğu anlat. Bazı insanlara, bazı kitaplara, bazı şiirlere, bazı rastlantılara ve bazı kaderlere, inanmasanız bile, borçlusunuzdur. Sakar güneş vadide yükselir, biz eski bir sevgiliye kızarız. Baksana sana hiç gözyaşı hediye edildi mi? Mektuplarını sen yazmadan önce okudum ve sana gözyaşlarımı hediye etmeye karar verdim. Öyle çok bavulumu toplayıp kaçtım ki kalbimden; şimdi parçalarım mı geride bıraktıklarım, yoksa kaçık çoraplarım mı bilmiyorum. // Orospu Kırmızı Her elveda kırık bir merhabadır aslında. Ne zor, yazarak anlatmaya çalışmak sustuklarını. Hep unuturlar ve bu yüzden hiç utanmazlar. Gerilmiş bir ok gibi kalbimi yaralayan kirpiklerini ; ölümünü izleyecektim. Seni hiç sevmiyorum diyecektim. Ne kadar kalabalığım ve ne kadarsın içimde. Gülmeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi acemiyim. Vücutları ölüm oruçları yüzünden küçülmüş, yüzleri yanmış kadınlar görüyorum. Onların sadece gözleri var. Dünyaya hala o gözlerle bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar. Bütün olup bitenler arasında kimseye bir şey anlatamam. Defteri kapat, kitabı kapat, televizyonu kapat, pencereyi kapat taşırma gözyaşını ikide bir yatak örtüsüne gözlerini kapat. Gülüyor gibi yaptım. Ölmüyor gibi yaptım. Suskunluğuna çareler arıyorsun. Üzülme! Uyurum ve her şey geçer. Bütün günahları işledik, hala yalan konuşuyoruz. Peki sen yarım dudaklı bir kadını öpmek ister misin. // Orospu Kırmızı Parmak uçlarım acıyor oğlum, yazamıyorum. Ben başaramıyorum kırmızı, hatırlamak dışında bir mucizem yok. Dargınlığımız birer birer kaybettiğimiz inançlarımızdan değil mi. Denizin üzerinde, kibrit kutularından bir ev kur bana. Tuzlu su, bütün kibrit uçlarını sakinleştirir. Kaykay yapan fosforlu kirpilerim yeni öldü. cesareti olsa bir kaşık suda boğabilir beni // ama kendini öldürmüş olur en çok // rezil bir durum... Boşluğuna aşk düşürmek istiyorum. Kızıyordum, artık kızmıyorum. Bir şey oldu epey önce, kimsenin beni öldüremeyeceğini farkettim. Dışarıda da, içeride de bizi acıtan şeyler hep aynı. Sarkıyoruz ama düşmüyoruz. Bize balkonlardan sadece rüyalarda düşüldüğü öğretildi. Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Başka bir dünyaya, bambaşka bir zamana çeviriyorum kalbimi.. Hissedenlerin çaresiz acıları var. // Rüya Duvarları Ölümün üzerinde bir leş kargasıdır zaman. Sevimli, aşık, çekingen korkuluklar gibiydik. Gerçek denilen kötü kokulu kargaları kovuyorduk. Büyük bir hızla kendi hapishanemi inşa ediyorum. Güvenilir ve pahalı çelik. Çok ağladım, çok erkek oldum ama çok da kadın. Kimseyle kendimle bile yaşayamadım. Sen kendinden hüzünlüsün. Bende en az senin gibiyim. Ve en çok senin gibi. Aldırma.. Uzaklardaki ormanda bir ağaç kendiliğinden devrilmişse, bunu ikimiz biliyoruz. Borsanın önümüzdeki bir, hatta iki yıl içinde ne yöne gideceğini tahmin etmek olanaksızdır. Benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. İkinci Bayezid, Kolomb’a ‘he’ deseydi Amerika’da şimdi Türkçe konuşulacaktı. Bir iyileşmeden önce her şey kötü olur. Acı, akıllı adamların hocasıdır. Gece, kadınlarla yıldızları güzel gösterir. İşi çok olanların gözyaşları için vakitleri yoktur. İnsanları severim, ama doğayı daha çok severim. Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. Tanrı, sevdiklerine tez ölüm verir. Herkes gerçekleşmesini çok istediği şeylere inanmaya meyillidir. Bu ister bir loto bileti, ister Cennet'e gidiş bileti olsun. Acı, bilgidir. Eğer insanın bütün gayreti,yemeye,içmeye,giymeye dönük ise, görev, sorumluluk, gelecek endişesi, vatan-millet sevgisi, sadâkat, hayâ duyguları bilinçli ve iradî değilse o,"insan" olamaz. Beşer ile insan arasında önemli bir fark vardır: Aklını kullanmak! Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın. Bir daha dünyaya gelseydim tramvay olmak isterdim. Ben mum alevinde pervane gibi hep aynı odakta yazdım şiirlerimi. Ev ve her günkü yaşamalar. Ya ümitsizsiniz ya da ümit "siz"siniz... Ya çaresizsiniz ya da çare "siz"siniz.. Utanır da anasının sırtındaki yeldirmeden; Kız, bir adım önde gider, sezdirmeden! Bugünün şiiri mümkün olduğu kadar eskiye atıflarla ilerlemelidir. Geç yetişen ağaçlar en iyi yemiş verenlerdir. İnsanları aldatmak, güldürmekten çok daha kolaydır. En çok sevdiğimiz insanlar, kendimize en çok benzettiklerimizdir. Sizi gülümsetebilen insanların peşine takılın, çünkü sadece bir gülümseme karanlık bir günü aydınlatabilir. Zorluklar, başarının değerini artıran süslerdir. Beni istediğiniz kadar dövün, ama bırakın istediğim kadar güleyim. Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Tütün, sadece insanın beynini tazelemek ve temizlemekle kalmaz, aynı zamanda insanın ruhunu da erdeme kanatlandırır. Tütün edepli insanların tutkusudur ve tütünsüz bir hayat süren, yaşamaya layık değildir. İddia etmeye hakkı olduğunu düşünmüş, kendisi ya da düşüncelerini paylaşanlarla bir araya gelerek cesurca gidip onu iddia etmiş olan her insan doğrudan eylemcidir. Grevler ve boykotlar gibi tüm iş birliği deneyimleri esas olarak doğrudan eylemdir. Her barışçıl insan, orduya desteğini çekmelidir, ve savaş isteyen herkes bunun maliyetini ve riskini üstlenmelidir; insan-öldürme mesleğini icra edenlere ne ücret ne de barınma sağlanmalıdır. Bilgin arttığı oranda, inanç yok olur. Eğer hoş bir kızı öpüp öpmeme konusunda kuşkuya düştüyseniz, kuşkunun yararını verin ona. Deney, öğretmenlerin en iyisidir; yalnız okul masrafı ağırdır. Düşünce bir defa uyandı mı, bir daha uyumaz. Yaşayan insan mutlaka kendine göre bir giyecek bulacaktır. En ağır günah, insanın kendini günahsız bilme gururudur. Bir insanın başkasından istediği her şeyde ya bir İlahi Hak yahut da Şeytani Haksızlık vardır. Esas işimiz uzakta bulanık duranı değil, yakında berrak duranı görmektir. Öfkenin başlangıcı çılgınlık, sonu pişmanlıktır. Demek ki dedi; gerçek olmasa bile cesaret ölümü korkulacak olmaktan çıkarabiliyor. Küçük bir serçe hiçbir zaman bir fil gibi ölemez. Zaten arzuları da hayalleri de vazgeçilmez şekilde irileşip içine çöreklenmemiştir. İnsan da dahil eşyaya duyulan sevgi kelimeyledir. Onunla başlar, “birden sevdim” deriz ya da “çok seviyor” deriz. Bakın kelimesiz anlıyamıyoruz bu sevgiyi ve bu sevgi, kelimeleri hangi terkip içinde kullanırsak kullanalım, yüksekliği kelimenin yüksekliği Pencereden bakınca toprak ve ağaç görünmeli. Hava tertemizdir, yakınlarda sağlıklı bir dere akmaktadır. İnsan; tabiattaki insan ve eşya dengesine bakarak ve inanç içinde yastığa başını emniyetle koyar. Orada kader rahatsızlık vermez. Tabiata yakın olmakta Birbirimizle içimizden konuştuk. Ben onunla içimden konuşuyordum. İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi? On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu. Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü önüne eğmişti. Anne, sen hüznümü kapıya kadar geçir bu gece. Az ağlıyoruz. Dünya bu yüzden çok kirli. Biliyor musunuz bu çağdan nefret ederim. Etimle, kemiğimle, hücrelerimde nefret ederim. Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı. Der misin ki bir gün; İnşallah çok bekletmedim seni. Diyorum ki; her şeye rağmen insan mühimdir. Kuşlara takılıp gidiyor aklım. Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Ben, tek bir şey olarak kalacağım, sedece tek bir şey olarak ; o da bir palyaço. O beni herhangi politikacıdan daha yükseğe ulaştıran bir uçak. Benim geçmişteki ve halen sürmekte olan en müthiş günahım geçerli görüşlere uymayan bir kişi olmaktır. Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir. Politik açıdan, ben bir anarşistim. Devletlerden, kurallardan ve esaretten nefret ediyorum. Hayvanları kafeste görmeye tahammülüm yok. İnsanlar özgür olmalılardır. Tanrı ile barış içindeyim. Benim çatışmam insanlarla. Bir irade, kendisinden daha güçlü bir iradeye karşı koyamaz. Cehennemin en kavuran yerleri, büyük ahlak krizi zamanlarında tarafsızlığını koruyanlara ayrılmıştır. Cehennemin en kızgın ateşi, ahlaki bir çöküş yaşandığı zamanlarda tepkisizliğini muhafaza edenleri yakacaktır. Güçlü bir ateş, küçük bir kıvılcımdan sonra çıkar. Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır. Herkesin yanımda olduğu kadar kalabalık değilim, senin yokluğun kadar yalnızım. Herkes yenenin peşinden gider; kimi önde yürür, kimi onu arkasından çeker, kimi varlığını yanında belli eder. İnsanın mutsuzken, mutlu bir zamanı hatırlaması kadar büyük bir acı yoktur. Zamanın kaybolduğunu bilenler, en çok üzüntü duyanlardır. Başarı şanstan çok ırsi. Ancak şans daima hayatta rol oynar. Bu onların ne kadar akıllı ve sorumluluk sahibi olduklarına bağlı. İyimser olun ancak her zaman en kötü senaryoya hazırlıklı bulunun. Başlayan devrimler, gerçekte sona eren inançlardır. Bilim bize gerçeği vaad eder, barışı ya da mutluluğu değil. Bugün ekilen ve yarın toplanacak olan fikir ve inançları anlayabilmek için, zemini yani tarlayı iyi incelemek gerekir. Müzik düşmalığının bizatihi kendisi bir nasipsizliktir. Açgözlülük içsel bir boşluğun sonucudur. Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir. Bu açıdan bakılırsa insanın kattığı anlam dışında yaşamın hiçbir anlamı yoktur; insan başkalarına yardım etmediği sürece yapayalnızdır. Burası ve şimdiki an sonsuzluktur. Bütün ağır psikolojik hastalıkların temelinde narsisizm yatar. Eğer ben sahip olduklarım isem ve sahip olduklarımı kaybettiysem; Kimim ben? En önemli verme edimi, maddi şeyler değil aksine insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir. Erkekler zaferin, kadınlar ise yenilginin karakter özelliklerini taşıdıkları için, kadın-erkek ilişkilerinde, üstünlük ve yenilgi özelliklerini taşımayan bir beraberliğe rastlamak mümkün olmamaktadır. Geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin tehlikesi ise robot olmak. Günümüzde insanların mutluluğu "eğlenmeye" dayanmakta. Eğlenmenin altındaysa "almanın", tüketmenin doygunluğu yatmaktadır. İnanç insanın varoluşunun bir koşuludur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı kişinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir. İnançlı olabilmek cesur olmayı tehlikeye atılabilmeyi acı ve düş kırıklığına hazırlıklı olmayı gerektirir. Emniyet ve güvenliği yaşamın birinci koşulu sayanlar inançlı olamazlar. Makina yüzünden zaman insanın hükümdarı oldu. Marx, Kutsal Kitap gibidir: Çok alıntı yapılır ama nadiren gerçekten anlaşılır. Milyonlarca insanın aynı kötülükleri paylaşması o kötülükleri erdeme dönüştürmez; aynı hataları yapmaları, o hataları doğru kılmaz. Otomatlar birbirlerini sevmedikleri gibi Tanrı'yı da sevmezler. Ölüm keskin bir acıdır. Fakat yaşamadan ölme düşüncesi katlanılmaz bir ızdıraptır. Yalan hiçbir şeyi yerinden kımıldatmaz. Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner! Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir. Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. Benim bütün işim oyundu, bunu biliyorsun Turgut. Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu. Sen evlendin ve oyunu bozdun. “Önce Kelime vardı,” diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de yalnızlık vardı. Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık. Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu. Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim, gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda. Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız? Kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin, kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur. Düzeni çok iyi kurmuştunuz. Hep bizim adımıza, bize benzemeyen insanlar çıkarıyorduk aramızdan. Kimse bizim tanımımızı yapmıyordu ki biz kimiz bilelim. Gerçi bazı adamlar çıktı bizi anlamak üzere; ama bizi size anlattılar, bizi bize değil. İşte sonum geldi… Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi. Bana yaşamayı öğretmediler. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler. Ben de kendimi anlamadım: Bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Birdenbire: “Buraya kadar!” dediler. Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum. Kelimeler, albayım. bazı anlamlara gelmiyor. Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur. Evet, insanlık artık aramızda yok. Bu düzmece oyun sona ermeli. Kendi benliğimizi bulmalıyız. Yol verip yakarmaktan vazgeçmeliyiz. Rüyalarımızı gerçekleştirmeye çalışmamalıyız, gerçekleri rüya yapmalıyız. Çelişiksiz dikensiz ve düzgün rüyalarımızı yaşamalıyız. Sözümüzün eri olmalıyız: Kırı Bilge, bilge beni neden bıraktın? Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım. Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı. Her şeye yeniden başlamak mümkün değildi. İstesem de mümkün değildi. Nerede kaldığımı unuttuğuma göre, baştan başlamak için de birtakım yetenekler gerekliydi; daha talihli doğmuş olmak gerekliydi mesela. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz. Yalnız insanların kendi içinde başlayıp biten eğlenceleri vardır. Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba? Akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir. Dünyanın en büyük sorunu, aptallar özgüven içindeyken akıllı insanların kuşkuyla dolu olmasıdır. Önyargının ve zalimliğin asıl kaynağı korkudur. Korkunun üstesinden gelmek bilgeliğin ilk adımıdır. Zamanın önemsizliğini anlamak bilgeliğin kapısıdır. Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir. Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi. Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım. Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam. Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım? Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim. Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. Kendi tenimden daha çok seviyorum seni. Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunluklukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım. Acılarımı boğmaya çalıştım; ama pislikler yüzmeyi öğrendiler ve şimdi ben, bu hoş ve iyi his tarafından alt edildim. Bütün dert; ötekilerle bir arada yaşamak zorunda olup, bir arada yaşamaya dayanamamızdır. Bil ki, ancak kendin, kendi kendine, hiçbir başkasının yönlendirmesi, öğüt ve salık vermesi olmaksızın, kendin olabildiğin zaman, kendin olabileceksin. Biz, artık ayrı olabiliyor idiysek, sen ile ben arasındaki şu 'ile', artık yok demektir. Düş, daha başından, bir anıdır. En iç, en içten, en içteki sesine bile aykırı düşebilir mi kişi? Düşer... Sizin dünyanızı sevmiyorum, benimkine bir daha bulaşmayın. Beni alıp huzuru bilen güneşin en güzel batışını seyretmeye götür buralardan..Beni alıp güneşe götür ki son bir kez daha yanayım.. Hayaller işitilir de. Hiçbir zaman kazanılmaz, çünkü hiç kaybedilmemiştir Seni bekleyen birisi varsa, gerçekte yalnız değilsindir. Yalnızca Güneş ısıtıyor artık// hep öyle değil mi ki, zaten? Birgün benim yüzümden acı çektiğinde -ki, çekeceksin- lütfen az çek. Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da. Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamının anlamı. Gerçeklerle baş etmenin en iyi yolu, hayal kurmaktır. Kişiyi belirleyen hep gerçekler olduğu halde, yaşadığı, hep, hayalleridir. Yazar, kalemi kendisine sürekli başkaldıran kişidir. Dünya ne ise oydu. Ben de ne isem o oldum. Uyuşamadık, hepsi bu. Buğu, aslında, heryerdedir. Göremeyen, sensindir. Yaşam, belki kavranınca uzak, anlaşılınca yakındır. ya da tersi. Haksızlığa sapıp çoğu insanın seninle beraber olmasını sağlamaktansa adaletle davranıp tek başına kalmak daha iyidir Her iyi kadın erkek için mukaddes bir kalkandır. Kadınlar sade bal değil, zehir tesiri de yaparlar. Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler. Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır. Bencilliğin gözü perdelidir. Basit yaşa ki başkaları da var olabilsin. Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama, eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarfetseniz, nafiledir. Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir. Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak gibidir. Bu ise rüzgarı zaptetmekten de zordur. Eğer gerçekten işiten kulaklara sahipsek, Tanrı bize kendi dilimizde seslenir. Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek güçlülere has bir özelliktir. Ahlak, kelimenin en geniş anlamıyla, canı olan her şeye karşı duyulan sorumluluk demektir. Ahlaklılığın en büyük düşmanı duygusuzlaşmaktır. Birçok insan mutsuz olduklarını bilirler; ama daha fazla sayıdaki insan mutlu olduklarını bilmezler. Bütün dahiler göklere uzanır, Mozart ise gökten inmiştir. Büyük olmak iyidir, ama insan olmak daha iyidir. Etik, yaşayan her şeye karşı hissettiğimiz sonsuz sorumluluktur. Hayat, bencil veya düşüncesizce hareketler nedeniyle yok edilemeyeceği gibi, daha yüce bir değer veya amaç için de feda edilemez. Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe direnmek lazımdır. Gerçeği kendine saklamak yalan değildir. Ben yalancı doğmuşum. Hiçbir film eleştirmeninin yazdıkları, filmden fazlasını söylemez, ancak eleştirmenler ellerinden geleni yaparak bizim aksini düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar. Nietzsche dehasının burun deliğinde olduğunu söylemiştir ve bence de burası dehanın bulunması için mükemmel bir yer. Para ve şiir her yerde. Eksik olan şairler. Dilbalığı filetosu üzerine bir film yapsam bile, bu benimle ilgili olacaktır. Benim için tek gerçekçi kişi, hayalperest olandır. Çünkü o kendi gerçekliğinin tanığıdır. Herkes yaptığıyla ölçülür. Kötü hareketler, ne kadar yerden aniden biten bitkilere benzese de, gene de insan onlardan kolayca birçok şeyler öğrenebilir. Yaşamak ve öğrenmek güzel şeylerdir. Şerefim yaşamımdan daha değerlidir. Hayat bozuk para gibidir. İstediğiniz kadar harcayabilirsiniz. Ama sadece bir kez. Her türlü kötülüğü yapmaya muktedir iken, kötü bir şey yapmamak: İşte, budur iyilik. İnsan kendini sürükleyeni isteyerek izlediği vakit bağını hissetmez; ama direnmeye, uzaklaşarak yürümeye başladığı vakit çok acı çeker. Kuşkular, mutluluğu bize haram etmeye yeter. Yükümüz ne kadar ağır ve zahmetli olursa, ruhumuzu o oranda eğitir ve yüceltir. Sen bağrımı amansızca zorlayan siyahlık, unutma! Öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek. Sokakta sabrın tiryakisi ruhsuz bir kalabalık. Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. hayat, sunulmuş bir armağandır insana İnsan yurdunu teninde duyarak yaşamalı. Hayvan kötülük olsun diye kötülük yapmaz. Kötülük olsun diye kötülük yapmak ve bu anlamıyla da ahlâksızlık insana özgüdür. Vatan, bu ülkenin tepesine çöreklenmiş gerici, karanlık, emperyalizm işbirlikçisi güçlerden behemehal, mutlaka, kesinkes kurtulmalıdır ve kurtulacaktır. Öğrendim ki… Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir. Ara ara dokunuyorum sana buradan oraya.. Ne çok diri ölün var senin. Nedendir bilemiyorum; sana bakınca kendimi görüyorum, sana gelirken kendimden gidiyorum; senden giderken kendime gelemiyorum. Her yaşanan geçicidir, her yaşanan ölümlü. Yaşamının anlamı, belki arayıp arayıp bulamadığın; ama, belki, bulmak da istemediğindir. Yolunu kendin yürüyebilmek için, yönünü kendin koymak zorundasın. Her yol kişiye varıyor sonunda, kişinin kendisine. Biz, artık ayrı olabiliyor idiysek, sen ile ben arasındaki şu 'ile', artık yok demektir. A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme. Acele şeytan hilesidir, sabır ve tedbir Allah lütfu. Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma... Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır. Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene. Adam savaşmakla "çetin" er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir "çetin". Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap. Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur. Akıl padişahı kafesi kırdımı, kuşların her biri bir yöne uçar. Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma. Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir. Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zülüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak. Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... Fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm! Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki. Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan. Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma. Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol. Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar. Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik? Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz. Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez. Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir. Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini. Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma. Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı. Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan. Bana bir ben lazımım, bir de anlayan. Büyük Allah’tan bizler niye terbiye isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler. Masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını fark edemiyorum. Bazen, suratıma bir garip bakıyorlar; o zaman uyanır gibi oluyorum. Zenginliği üretmeden tüketemeyeceğimiz gibi mutluluğu da üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur. Gaddarlık denen şey laboratuvarda meydana gelip de ona tıbbi araştırma dendiğinde gaddarlığından bir şey kaybediyor mu? Başka yıldızlarda insan var mı bilmiyorum ama eğer varsa, dünyayı akıl hastanesi olarak kullandıklarından eminim. Bilgi paraya benzer, kazandıkça tutkuya dönüşür, ancak bu iyi bir tutkudur. Biz iki hırsız arasında kendimizi ifade ederiz. Düne ait üzüntüler ve yarına ait korkular. Bize birkaç deli gerek, şu akıllıların yol açtığı duruma bak! Cennette bir melek özel kişi değildir. Gençlik gençken harcandı. Her ruh, ikizini arar. Neden zevk alındığını anlamaya çalışmak, zevki kaçırır. Nikah kadar ucuz ve kolay olmalıdır boşanmak. Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim? Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun. Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır. Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir. Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşıksın, Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur. Daima başkaları için ağlayıp durma.Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla. Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur. Denizde inciler derinde olur. Çerçöp sahilde olur. Dışarıdan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider. Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker. Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunurlar. Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır. Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun. Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir. Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur. Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş Allah'tan korkmamışsın. Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının. Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir. Edepli Edebinden Susar. Eğer baş, muhabbet ile dolmamışsa, o baş kuyruktan geridedir. Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen. Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder. Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz. Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün. Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan, bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır. Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun. Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar? Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır. Üzülme evlat, kaybettiğini sandıkların, kurtulduklarındır belki. Ben de küçük şeylerden mutlu olabilirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyleri çıkarmaya üşeniyorum. İnan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için. Yürürüm ipte, ağım yokken hem de. Ben Star Amy değilim, ben elinde gitar olan kız Amy olmak istiyorum. Gözleri kapanırken: "Uykunun da bir çeşit kurtuluş sayıldığı zamanlara lanet olsun!" dedi. Kemikleri kırılmış gibi sızlıyordu. Ben Türk'üm, o kadar! Mardin'de doğmuşsam, Cizre'de de doğmuşsam, Kars'ta da doğmuşsam ben Türk'üm. Ben de Nobel gibi düşünüyorum: İnsanlık, yeni keşiflerden kötülüklerden çok iyilikler çıkaracaktır. Hayatta hiçbir şeyden korkmayın yalnız; her şeyi anlamaya çalışın. Şimdi anlama zamanı, böylece daha az korkabiliriz. İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun. Mühür balmumunda nasıl iz bırakırsa, eşya da insanda öyle iz bırakır. Bir baba, yüz evlada bakar da yüz evlat bir babaya bakamaz. Hayat siyah ya da beyaz değildir. Milyonlarca gri alan var, siz bulmadınız mı onları? Sana bakmak, suya bakmaktır.Sana bakmak, bir mucizeyi anlamaktır. Geçiyordum,hayal kırıklığına uğradım. Hamamböceği kafası kopsa bile 8 gün yaşarmış. Peh! O da bir şey mi ? Bazı insanlar, bi ömür boyu beyinsiz yaşayabiliyorken. Neymiş? Birini seviyorsak serbest bırakacakmışız. Dönerse bizimmiş. Dönmezse hiç bizim olmayacakmış. Güvercin besliyoruz sanki. Kirli bi çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana! Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma! Söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var.. kiminin yüzüne kiminin gelmişine, geçmişine. Din, kültür, vatan, farklı siyasi veya ekonomik sistemler adına yapılan tüm kavgalara son vermeyi insanlara öğretmenin zamanı geldi. Savaşmak nafiledir. İntihardır. Bazı çocuklar aşırı derecede huysuzluğu kaçarak dikkati üzerlerine çekmek isterken, daha çok ya da daha az kurnaz kimileri aşırı derecede uslu davranarak aynı amaca varmaya çalışırlar. Maç kaybettiğimizde tamamen tecavüze uğramış bir kadın gibi hissediyorum. Milli takımın başına illa yabancı hoca gelecekse benim Alman pasaportum da var. Türküm doğruyum ça.. / ÇABALIYORUM! Dünya döndüğü gibi işte, dönebileceği gibi değil! Kalp krizi olmasa kalbimizi, beyin kanaması olmasa beynimizi, hatırlayacağımız yok! Bir, iki, üç deyince koşalım, bakalım ilk kim, kimden ayrılacak... Spartaküs olmayı göze alamayanlar, potansiyel Brütüs oluyor! Hayatın uzunluğu kısalığı değil insanın canını acıtan, kalınlığı! Bazen hayat okulda ders boş gibi sevinceli geçiyor, bazen de müfettiş gelmiş gibi höd zöd! Atatürk on yıl daha yaşasaydı memleketin hâli ne olurdu bilemem ama siroz olmasa verem olurdu mutlaka! 'Seni seviyorum' cümlesinde en azından üç dört tane gizli özne vardır! Kendi içindeki büyük boşlukta, bir kenara kıvrılıp yaşayan insandır yalnız! Yalnız, tek tabanca’dır.. her gördüğüne “daan!.” diye vurulur. İki kere yalnız, iki yalnız eder. Yalnıza sormuşlar: “boynun neden eğri?” “hüzün kireçlenmesinden” demiş. Yalnızlar rıhtımı, kuru kalabalık’tır. Yalnızın kefeni sümerbank basması. Yalnızın tatlı canı, bedenine eziyet. Yalnızlar, kendi aralarında ikiye bile ayrılamazlar. Yalnızın eşyaları, yalnızı döver. Yalnızlık, Tanrı’ya mahsustur.. Yalnızlık, Tanrı’nın yanına usulsüz park yapmaktır. Yalnız sever, evlenir, nurtopu gibi ülser’i ve gastrit’i olur. Yalnız boşanır, çocuk annesine verilir. Hüzün babaya. Yalnız, terliğine darılır, yastığına sarılır. Yorganına kızar, kanepede uyur. Yalnız çok tutumludur. Düş’ünden, tırnağından attırır… Hep içine atar. Yalnız yalnızı donundan tanır. Yalnızın yedek donunda da çiçekler açar. Yalnızın bindiği tüm taşıtlar, kendisinden geçer... İnsanlar konuşa konuşa yalnızlaşırlar. Kurulmuş bir saatim ben ve acıyı çalıyorum sürekli... Bize bir hayat değil, bir süre vermişler ve bunu anlayana kadar da o süre çoktan bitti. Doğarken mi bitti nedir şu hayat hikâyemiz. Bir cenaze ardısıra yürür bakar gibiyiz. İçime çekmiyorum seni, dudak tiryakisiyim ben. Biz önceki hayatların ağır çekim haliydik. Bak hayat kayıyor sevgilim... Çabuk içinden bir trend tut. Haklı olmak yetmiyor, haklı ölmek hiç bitmiyor. Bir yerlerim kopuyor ‘‘sen’’ nehrine akıyor. İhtimal ve muhtemel, ölüyorum gencecik... Tek başına aşk insana bir şey yapmaz. Aşk insanın sefilliğini, zayıflığını, hiçliğini ortaya çıkardığı için öldürür. Hayır seni aldatmıyorum, hâlâ sevebilen yanlarımı körelmesin diye, yokluğunu başkasında bileyliyorum. Şeriatın kestiği parmak acımaz, çünkü lokal anestezi onu uyuşturur. Kadınlar yattıklarıyla değil, unutamadıklarıyla uyanırlar. Herkes bu çocuk okusun der ve kendini kurtarsın. Çocuk okur fakat kendinden kurtulamaz. Bazı kendim bile kendime kalabalık geliyorum. İnsanı insan yapan şey, gülmesi ve sevişebilmesidir. Bazı şeyler hayal "gücüme" gidiyor. Bir kalbin dolu olduğu içine girmeden anlaşılmaz... Öyle bir vakitte gel ki 'tüm zamanlar' listesine girelim! Bencil olmak için bile en azından iki kişi olmak lazım! İçinizde olmayan aşkı başkasında bulamazsınız! Bence yalnizlik psikolojiktir, öpülünce geçer! Yalnızın toplu fotoğrafları bile vesikalıktır.. Ne olursan ol, asla emin olma! İnsanın kendi işinin işsizi olması kadar güzel bi şey yok! Eğer kalbiniz temizse, herkes sevme mesafesindedir! Memlekette aktivistten ziyade, aktweets var! Anne baba çocuk ve aile içi şiddetten oluşan toplumun en küçük birimine çatırdak aile denir! Aşk bazen iki kelimelik bir cümlede gizli özne olmaktır! Nereye bakarsan ruhun oraya benzer! Asla umutsuzluğa düşme, ama düşersen de çalışmanı sürdür. Hatalar miras değildir, savunmaya değmez. Tavırlar kanunlardan önemlidir. Tavırlar; daima, sürekli, içinde yaşadığımız hava gibi, fark edilmeksizin; kızdırır ve sakinleştirir, yozlaştırır ve saflaştırır, barbarlaştırır ve inceltir. Kötüler birleştiği zaman, iyiler bir araya gelmelidir; yoksa, teker teker giderler. Uyan! Uyumak için önümüzde sonsuzluk var. Ya sırtımıza alıp taşıyoruz, ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz; Öğrenemedik bi türlü yan yana yürümeyi... Adalet evrenin ruhudur. Hayat kısa insanoğlu! Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha. Tanrım niye ekşi ayranı edersin helal de şarabı haram? Bir kerpiçim de olsa, satar yine şarap içerim. Eğer akıl ve mantığın manası, benim zannettiğim gibi herkeste mevcut olan bir duygudan ibaret ise, insanın yaratılışında hiç akıl ve mantık yok demektir. Gayet geniş ve münbit arazileri çopçorak ve tenha bıraktıkları halde, insanların bir karış yer için böyle dehşetle boğaz boğaza gelmeleri ne kadar akla yakın olursa olsun, bence bunun kadar insanların deliliğini ifade eden hiçbir şey yoktur. Katlanamadığım şey insanlar yoksa insanlığa aşığım. Ben hayatımda hiç hata yapmadım. Biɾ keɾe yaptığımı sanmıştım, onda da yanılmışım. Üç şeyi asla insanlaɾla taɾtışmamayı öğɾendim... Dini, siyaseti ve işimi. Hayatı boyunca iyi olmaya çalıştı. Çoğu keɾe başaɾısız oldu. Ne de olsa biɾ insandı. Biɾ köpek değildi. İçindeki şeytanı yak. İnsanlık barışın Tanrı'nın yarattıklarına bir armağanı değil bizim her bir diğerimize armağanımız olduğunu hatırlamalı. Zamanın tozunu tutmuyorsan bedelini ödersin. Herkes kendi günahını unutur; ama kimse alacağı intikamı unutmaz. Hiç sevişmeden de sevgili olunuyormuş demek. Tavşan boku gibi yaşamaktansa öl daha iyi! Dünyaya omuz atmak için büyümeye çalışıyorum. Kafamın içinde çok şey var anne. Kitap okuyunca geçer sadece. Hayalinden daha eksik olma, beni utandırma. Gel. Yazmak, ağlamanın bir türüydü eskiden. Gülmenin bazen. Zehri taşımak, zehirlenmekten daha çok acıtır canı. Kendinden bile gizler ama her insan bir kere mahvolmak ister. İnsan, yarası yarasına denk geleni seviyor demek ki. Hiçbir şey beklemediğini söyleyenler en çok bekleyenlerdir aslında. Bir dua kırıntısı lütfet, benim kalbim ise senin için hep namazda. Hayat, komik olmaya çalıştıkça zavallılaşan bir şaka şimdi. İnsan çok yalnız kalınca, kederli şeyleri bir tek ben düşünüyorum sanır. Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç konuşamaz bir kere susarsa. Göl yosunları gibi uyuyakalmak da olabilir hayatın sırrı kim bilir. O senin için sabretmeyi, devenin kininden değil, kelebeğin inadından öğrendi. Güzelliği onu bıraksa da güzellik jestleri gövdesini terk etmeyen kadınlardan. Daha az sevdikçe daha çok seviyormuş gibi yapmamak nasıl becerilir? Bir ceviz yaprağının ardına sızan ışık kadar bile umut olsa, yetinmeyi bilirim. Sen benim sözlerimi alırsın kucağına, ben seninkilere başımı yaslarım. Hayat denen şeyin, her insanla yeniden sıfırdan başlaması ne büyük bir saçmalık. Yoksulluk insanları hizalar. Aynı taşın altında ezilince insanlar eşitlenir. Kavganın tek bir kuralı vardır: Öfkesi daha büyük olan, eninde sonunda kazanır. Belki kafam patlayacak bir gün. Çünkü hiçbir şeyi unutmuyorum ben. Bilin ki büyük hatalara niyet edenler, büyük günahların kefaretini göze almalı. Ağzımın sözcükleriyle konuşuyordum, kalbiminkiler boğularak siniyordu. Aklınızla yaşadığınızda, elbette eğer kafanız çalışıyorsa, hayat en eğlenceli oyundur. Bir kadın, bir kahvaltı için en az Nasa kadar zamanlama hesabı yapar. Hayat, görgü kurallarının intizamını kabul etmeyen büyük bir muammaymış meğer. İnsan içinden çok konuşunca son cümleyi bilmeden yüksek sesle söylüyor. Çünkü insan karanlık olunca camda kendini görüyor. Karanlık kendini görüyor insan. İnsan çok yalnızken, bir tane daha kendinden doğuruyordu içinde, korkma, desin diye. Hayatlar evler gibi olsa keşke. Kapısına kilidi vurup biraz dışarı çıkabilseniz. İnsanın göğsündeki meyhanede kaç küçük memur ölüyorsa her akşam, o kadar öykü olur. Kimse bir cennet dilemez, herkes yana yakıla kendi cehennemini görmek ister. Hayatı siz kuracaksınız. Nefesinizi üfleyeceksiniz. Hayat. Nefesinizin yettiği kadar. Burası dünya ! Her şey sandığından daha bayağı, daha çirkin, daha sıradan. Kadınlar, dünya üzerinde yaşayan, verilmiş sözlere inanan son canlı türüdür. Çöl yolunu yitirmiş kuru erkeklerden oluşan bir şey, vaha kadınlardan kurulu sulak bir kalp. Bir insan bu kadar mı hevesli olur yaşamaya, ortada bir hayatı bile yokken. Kadında zaman geçmez. Sakın günün birinde iyileşmek için zamana güvenme. Yeniliyorsunuz. Yendiğiniz için yeniliyorsunuz. Bu zafer bu kadar kolay geldiği için yeniliyorsunuz. Bugünlerde anneniz aklınıza daha sık gelmeye başladıysa, önemli suçlar işliyorsunuz demektir. Çünkü serçe telaşıyla yaşayan kadınlar, zamanın ağırlığıyla uçabilen büyük kanatlı adamları seçerler. Dilini bilmediğin bir yerde ağlamak fenadır. Çünkü seni, senin dilinde susturacak kimse yoktur. Oysa ben hikayesini ilk kez anlatırken dikkate alınmayan insanların aniden ölebileceğinden korkarım. Başka kadınların çaresizliklerine öfkelenen kadınlar muhakkak kendi çaresizliklerine öfkeleniyorlar. Bazı umutlar başka zamanlarındır… Ardından mırıldandığım şiir. Şimdi başkalarının dudaklarında göçebe… Zamana derinliğini veren şey hüzündür. Aptallığımız; birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı. Çok sevmenin sevgisizliğine uğradım ben. Bilincin laneti, insanoğlunun uğradığı lanetler içinde en korkuncudur. Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç. Birçok kadın delirmemek için, kendini ev temizlemeye vurarak delirir. Her suskunluk, bir iç kanamasıdır ilişkilerde… Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum. Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur. Sürekli geçmişe dönüp bakarsan boynun tutulur. Hayatım, içimden geçen cümleler içinde geçti. Azı karar olmadı hiç sevmelerim, hep çoğu zarar dedikleri kadar sevdim… Yalnızsanız, zamanın ve ölümün fazlasıyla farkındasınız. Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek. İnsanların acıları onlar çok konuştukları için uzun sürüyor. Kendim için büyük bir tehlikeyim artık, ilerliyorum içimdeki yer çatlağı boyunca. İnsan masumiyetini bazen bir başkasının günahıyla öder. Unutma bir büyük yazarın dediği gibi, en iyi intikam şekli, kayıtsızlıktır. Yalnız biri olsun isterken, ‘yalnız biri’ oldum istemeden. Kanayan yaralarına, kan dursun diye başka bedenler basarsan, mikrop kaparsın. Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır. Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler. Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar. Erkekler yalnızca beraber olduklarında değil, ayrıldıklarında da eksiltiyorlardı kadınları. Bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar. Seninle aramızda bir şey varsa şayet, o da mesafelerdir artık. Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım dağılıp gitti herkes… İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde. Kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri. Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak: öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak. Gökte ararken yerde bulduğum olmadı hiç. Ama yerde bulup da göklere çıkarmışlığım çoktur. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Kalp işlemiyor artık, beyinde arıza var. Bir adın kalmalı geriye, bir de kahreden gurbet. Bazı kapıların bize kapalı görünmesi, önünde değil; arkasında bulunduğumuz içindir. En iyisi düşünmemekti, kaçmaktı, kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında.. Bir topak kan gibi adın,içimin nehirlerinde. Halbuki insan doğduğu günden itibaren mağluptur, şefkate muhtaçtır. Mesuliyetini taşıyacağın fikrin adamı ol! Onu kendi uzviyetinde bir ağaç gibi yetiştir. Onun etrafında bir bahçıvan gibi sabırlı ve dikkatli çalış! Gide gide iki duvar arası, Kimi kurşun, kimi bıçak yarası... Şu dünyada etrafımızdaki şeylere ne kadar az sahip olabiliyoruz. Yaşamak, başkaları tarafından muhasara altına alınmak, yavaş yavaş boğulmaktı. Bu yaz, bizimdir Mümtaz, her deliliği yaparız. Bu eski sihirbazlar bizi ellerinde oynatıyorlar. Birbirimizi mi, yoksa Boğaz'ı mı seviyoruz? Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi, ağır ağır akarak kanıma karışmakta yokluğun! Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun. aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz, güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!. aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun! Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm. Bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. Sevişirken sözlük kullanıyordum hala. Kimi geceler penceremden uzayı seyrederim. Uzayın adını ben koymadım. Uzayın adını yıldızlar, gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar. Bembeyaz bir yalnızlığın olmalı senin de. Lekesiz bir yalnızlık. Lekelenmeye müsait bir yalnızlık. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Soruyu soru halinde bırakıp sahici yanını korumaya çalışmam, cehalet mi sanıldı acaba? ! Bir başkasının mal varlığına dönüşmeden yaşayabilmenin yalnızlığıydı bu. Hayır! Melankoli diye adlandırma bu durumu; ortak bir açı yakalayamama sorunu galiba. İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. Bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. Hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. Hafızasızlığı, gurur saymanın adil yanı! Hiç kimse aldatmadı ötekini; yalnızca böyleydik işte! Romantizmin tehlikesi büyük! Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim; maceramız uzundu çünkü. Sen bir mıknatıssın şeffaf ve ben, çekilirken sana içimdeki alelade metal parçalarıyla, kan şekerim düşüyor, ağzım düşüyor, ellerim.. en çok da ellerim düşüyor! Çığrından çıkmış bir ayaklanma gibi ağlamakta yalnızlığım. Ama yokluğunu doldurmuyor sevda siyasetinin hançerleri. Ama bilemiyorum yağmurun ardından artık hangimiz suçlanacak. Dokunamadım sana. Parmakuçlarım neşterdi çünkü. Kırılan bir kemiğin sesiyle veda ederken, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz. Bizim Akdeniz aydınlığı vurmuş kültürümüzde " Yalnızlık Allah'a mahsus!" denir. Ve inanılır ki " İnsan insanın zehrini alır! ". Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe Herkesle dost olmaya çalış. Dünya yine de güzeldir. İnsanlara güvenmeyip, kuşkulu, kapalı, acılaşmış biri olarak yaşamaktansa, yüreğimi açıp üst üste yara almayı tercih ediyorum. Benim ayinim düşünüp yapmaktır. Benim dinim insan gibi yaşamaktır. En sakin yolculuk uykudur. Göz açıldıkça ruh perdelenir. Hep yıkım üstüne yıkım, acı üstüne acı! Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu, çöküverir ağır gölgesi bir bulutun... ("Tarih-i Kadim" şiirinden) Yiyin efendiler yiyin! Bu han-i istiha sizin! Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! Sorun şu ki kimse sahip olduğu hayalleri kontrol edemez. Kötü adamların şanslı olmaları gerekir. Çalıştığımda rahatlıyor ve dinleniyorum. Beni asıl yoran, hiçbir şey yapmamak ya da gelen misafirleri ağırlamak oluyor... Her zaman, yapamayacağım şeyler üzerinde çalışıyorum ki nasıl yapabileceğimi öğreneyim. Hayal ettiğiniz her şey gerçektir. Paranın başkaları için taşıdığı anlam, benim için bir şey ifade etmiyor. Para insanların kendine biçtiği kıymete haiz değildir. Benim bütün param deneylere yatırılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insanoğlunun yaşamını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum. Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor... Belki de insanlar kendi kendilerine düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı. Dünyada gereğinden çok kadın vardı; ama yalnız bir teki yoktu... Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; Sözle, yazıyla, resimle ya da susarak! Hiç kimse her şeyi bilemez. Bir tek nefes almamız için, bir an bile varlığımızın bilincinde olmamız için, yüz milyarlarca parçacık, atom, proton, nötron kesin işlevlerini görmek zorunda. Evren bu haliyle hep yoktu. Ve durmadan gelişiyor. Evrim geçiriyor. Ve bu evren hep daha çok karmaşıklık yönünde... Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz. Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir... Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin belki de gülmeden ölürsünüz. Güzellik, kısa süren bir saltanattır. Kalp boşaldıkça kese dolar. Melankoli mutsuz olma zevkidir. Ruhunu kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar? Yumuşak olma ezilirsin sert olma kırılırsın. Lütfen, yalvarıyorum gidin televizyonunuzu çöpe atın ve boşalan yere güzel bir kütüphane kurun. Güçlüklerle karşılaşan, zor günler yaşayan küçük çocuklara umulmadık bir sağduyu gelir, bir de bakarsınız kafayı çalıştırıyorlar, zorlukların üstesinden gelmeye çabalıyorlar. İyimser biri asla çirkin olamaz. Kafanın içindeki iyi düşünceler yüzünde güneş ışıkları gibi parlar ve hep güzel görünürsün. Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir. Başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer. İnsan, çocuklarının eve geri gelmelerine izin veren tek canlıdır. Milletlerin gelenekleri başka başkadır, fakat iyilik her yerde birdir. Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır. Başkalarının acılarına katılırım; ama mutluluklarına değil, çünkü başkalarının mutluluğunda garip bir sıkıcılık vardır. Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamaya bilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla. Deneyim, bir insanın başından geçenler değil, başından geçenlerin bıraktığı izlerdir. Dünyada düzeltebileceğiniz, daha iyi yapmayı başarabileceğiniz ilk ve son önemli kimse kendiniz siniz. Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim. Günün sonunda kendini bir sokak köpeği kadar yorgun hissediyorsan, bu belki bütün gün hırladığın içindir. Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın. Matematikteki en büyük ilerlemelerin bazıları daha sonra açıklanması zorunlu hale gelen küçük sembollerin icadıyla olmuştur; eksi işaretinden bütün negatif niceliklerin teorisi çıkmıştır. Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler. Yapabileceğin kadar söz ver, sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap. Şefkatin anlamı tüm şeyler için tutkun olmaktır, yalnızca iki kişi arasında değil bütün insanlar için, yeryüzündeki tüm şeyler için, hayvanlar, ağaçlar, yeryüzünün barındırdığı her şey için. Böyle bir şefkate sahip olduğumuzda bizler yeryüzünü yağmalamaya Yeryüzünü kirlettik. Kuşların ve hayvanların türlerini yeryüzünden sildik. Yavru fokları öldürüyoruz. (...) Nasıl bir insan evladı böylesi bir şey yapabilir? Kadının biri kürk giyecek diye… Ve bu adam dönüp: 'Eşimi seviyorum.' diyecek. (...) İşte budur bi Sen dünyasın. İyilik rahatlık peşinde değildir. Bilgi yüklü bir zihin özgür bir zihin değildir. İnsanın içinde bütün dünya vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen, kapı orada ve anahtar elindedir. Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir. Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için yaşamla bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu, duyarlılığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anla Yalnızca içi boş olan doldurulmak ister ve boş bir kalp, guruların peşinde koşmakla ya da başka bir yoldan sevgiyi aramakla doldurulamaz. İyilik bir kişinin ne arka bahçesinde ne de herkese açık olan alanındadır. İyilik bu yerlerin her ikisinde birden çiçeklenir. Şefkat, yaşam olgunluğunun özüdür. Kim olduğunu öğrenmeye başlarsan, değişmeye çalışmasan bile, dönüşüm çoktan başlamış demektir. Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın. bana gelince: ben, dümdüz giderken, birden sana kıvrılan bir yol gibiyim. Bazen, seni unutur gibi yapıyorum ama, kalbim kanmıyor!. Kanıyor... Her şeyi düşünmeden konuşabilirim, ama seni hep düşünerek susuyorum. Ben sabahlara güneş olmaya gidiyorum, kimse karanlığa uyanmasın diye... İlk izlenim çok önemlidir. İlk iki dakika kocaman bir yüreği var sanırsın. Sonra bir ömür o yürekte ilk iki dakikayı ararsın. Bir akşam durup dururken dünyanın yaşlandığını gördüm. Görmek yordu beni. Uyuyunca geçmez, geçince uyursun... Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır. Kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım! Bütün iyi şiirler gösterişsiz, alçakgönüllü yapılara benzerler. Bilgiçlik taslamazlar, büyüklüklerini gizlerler sanki. O kadar içten gülüyordun ki, İçini kıskandım, için olmak istedim... Eskiden çok eskiden bu dünya daha güzelmiş mesela, bu bulutlar bu gökyüzü uzanınca dokunacağımız bir yerdeymiş. şimdi şiirdeymiş bunlar, her şey bu hesap ruhum. hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere, hainlere, ezilmelere alışacak.. inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize! ölüm inananlar için sessizce kara kaplı kitaplardan çıkartılacak.. Vefa, diğer bütün insan erdemlerinin tamamlayıcısıdır. Ülke olmadan ne isminiz, ne simgeniz, ne söz hakkınız, ne de halkların arasında bir kardeş olarak yer almaya hakkınız vardır; insanlığın gayri meşru çocuklarısınızdır. Bayraksız askerler, Yahudiler gibisinizdir. Ne sadakat, ne himaye bulursunuz, kimse siz Ne mutlu o yoksullara ki diğer dünya onlara verilmiştir. Er ya da geç bu dünya da onlara verilecektir. Can sıkıntısı, dünyaya tembellikle birlikte gelmiştir. Işığı yaymanın iki yolu vardır; Ya ışık olursun ya da onu yansıtan ayna. Alem çiçek olsa arı ben olsam, Dost elinden tatlı bal bulamadım. Şu yalan dünyanın sonu hiç imiş, Akşam gelip konan, sabah göç imiş. Bazı sırlar vardır, yalnız dostlara anlatılacak. Bazı sırlar vardır, dostlara bile anlatılmayacak. Bazı sırlar vardır, kendimize bile açıklanmayacak. Fakat susuşu bana ağır geldi. Çünkü bu durumda iki kişi tek kişiden daha yalnızdır. Güzeldir karşılıklı susmak, daha güzeli de gülüşmek. Merhamet zulmün merhemi olamaz. Kimse kimseyi bilemez. Çünkü herkesin anlattıklarının bir kısmı kurgudur, kiminde daha az, kiminde daha çok. En iyi bildiğim iştir yalnız kalmak. İnsanlarla temas ya beni incitiyor ya onları, İflah olmaz bir uyumsuzum. Çok komiktir benim hayatım. Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun. Sen toprakta çürürsün canım kardeşim. Ben ayakta. Deniz dediğin bir tarladır. Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim, bir insana bırakmaktansa. Öyle çok korkuyorum insandan. Bana anlat unuturum, bana göster hatırlarım, beni dahil et, anlarım. Başarının kaynağı ne çalışmaktan ne de hırstan geçer. En büyük araç bir cemiyetin üyesi olmakla başlar. Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır. Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum. Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir. Erdemli olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. İnsancıl olanlar cesaretlidir ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.